Bingöllü Kürt İnşaat ustası bir babanın oğlu olarak Gürkan Ormangören, 12 yaşında geldiğimde Kanada’da sinema Bölümünü bitirerek 15’un üstünde Hollywood filmlerin yapımında rolo olduğunu ekibinde yer aldığını aldı. Netflix’in dizilerinde, stüdyo filmlerinin çekimlerinde işin mutfağında mühim sinemacılarla beraber çalıştı.
Ormangören Türkiye’de ilkokula başladığında tek sözcük Türkçe bilmiyordu. Türkçeyi öğrenip ilkokulu bitirdiğinde, Kanada’ya gitti. Bu kez de hiç bilmediği İngilizceyi öğrenmek mecburiyetinde kaldı. Çocukluğundan beri hayalini kurduğu sinema sektörüne girmek amacıyla çaba sarf etti. Sheridan College’da sinema seksiyonuna kaydoldu. Okulu bitirince bir vakit iş bulamasada bir öğretmeni yardımıyla sektöre ismim atmayı başardı.
Bir devre Kanada Kürt Topluluğu (Kurdish Comunity Center) eş diğernlığı yaptı. Aralarında Selahattin Demirtaş, Suavi, Mazlum Çimen gibi kamuoyunun yakından tanıdığı isimleri Kanada’ya geldiklerinde karşıladı ve Kanada’da yaşam sürdüren Türkiyelilerle buluşturdu. Kürtlerin Kanada’daki ve Türkiye’deki problemlerinin dillendirilmesi ve çözüm yolları bulunmasında çaba sarf etti.
ÖNCE ALMANYA SONRA KANADA
“Babam Almanya’ya işçi olarak gitmişti. Fakat daha sonra Kanada ve Avustralya’da imkanların daha iyi olduğunu öğrenip, bu iki yerden birine gitme kararı aldı. İlk olarak yalnız başına Kanada’da Edmonton’a gelmiş. Kendisi sıvacıydı ve Kanada’da sıva işleri yapıyordu. Edmonton’dan sonra Toronto’ya geçmiş. Biz de onun gerisinden Toronto’ya yerleştik.
“Ben Bingöl merkezde ilkokula başlayana kadar tek sözcük Türkçe bilmiyordum. İlkokulda Türkçe öğrendim. İlkokulu bitirip ortaokula başladığımda Kanada’ya geldik. Bu kez de İngilizce bilmiyordum ve İngilizceyi okulda öğrendim. Şimdilik lise öğrencisiyken sinema konusu ile alakalı hayallerim vardı. Buradaki Rogers TV’de uygulama yapmaya başlismim.
“Liseyi bitirince sinema eğitimi aldım. Fakat sinema pazarında sendikalara üye olmama karşın iş bulamıyordum. İki yıl gibi bir vakit değişik işler gerçekleştirmek halinde kaldım.
İŞ BULAMADIĞINI GÖREN ÖĞRETMEN YARDIM ETTİ
“Bir gün okuldaki öğretmenlerimden biri mezunların ne yaptığını incelediğinde benim iki yıldir rastgele bir filmin yapımında artık mutfağında vazife almadığımı fark etmişti. Bana mail atarak durumumu sordu. Ardından beni yanına çağırdı ve beraber film çekimlerinde çalışmaya başladık.
“Netflix’e ve dünya sinemasına yönelik çoğu yapımda vazife aldım. ‘Anne with in E’ dizisinin setinde iki yıl çalıştım. 10’un üstünde Hollywood filminin kamera gerisinde yer aldım. Koronavirüs devresi ile çalışmalarımız durdu. Testere filminin devamı niteliğinde olan Spiral’ın yapımında vazife aldım. Film tamamlandı fakat salgın nedeniyle gösterime şimdilik giremedi.
“Koronavirüs nedeniyle çekimleri aksayan dizi ve filmlerde çalışmaya kısa vakit sonra tekrar başlayacağız. Bunun ile alakalı gelen bilgilendirme notları var. Çekimler nasıl yapılacak, yemekler nerede yenilecek gibi önlemler amacıyla metinler geliyor ve biz çekimler evvel bu kuralları öğreniyoruz.
‘GELDİĞİM YERİ UNUTMADIM’
“Diğer yandan Kanadalı oldum ama “buralıyken” geldiğim yeri “orayı” da unutmismim. Kanada Kurdish Cominty Center diğernlığı yaptım. Selahattin Demirtaş, Mithat Sancar, Mazlum Çimen gibi isimleri ağırladık. Birçok ismin sesini duyurmaya yardımcı olmak istedim.
“Sinema aslında çok zor, zAhmetli ve genellikle bağlantılar üstünden gelişen bir sektör. Tek başına duvarları aşmak çok zor ama ben ısrarla o duvarları aşmaya çabalismim. Nihayetinde bugün çok çok bağlantıya sahibim. Hayalim ve hedefim kendi coğrafyamızda yaşananları dünyaya anlatmak. Bunu bir vazife gibi de görüyorum. Burada şu an iyi bir işim ve düzenim var. Fakat kendimi kimi zaman diğer bir hedefe hizmet ediyor gibi görüyorum.
‘KÜRTLERİN ÇEKTİĞİ ACILAR KÜRTLERE ANLATILIYOR’
“Örneğin, oluşturulan filmler ve haberlerde Kürtlerin çektiği acılar gene Kürtlere anlatılıyor. Diğer yandan acıyı, acıyı çekenlere ya da o acılardan mesul olanlara da gösterilmeye çalışılıyor. Bunun bir getirisi olmuyor ya da bir sonuca varılmıyor. Bunun yerine dünyaya anlatılmasının çok daha mühim olduğunu düşünüyorum.”
– Peki 20 yıldir Kanada’da yaşan ve Türkiye’yi yakından takip eden biri olarak Türkiye’ye baktığınız da siyasi atmosferi ve gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Türkiye’yi yakından takip ediyorum. Tartışılan konular, sivillerin ve siyasilerin konuştukları hayat sürdüğümüz vakitnin ruhuna uymuyor. Erdoğan’ın gidişi ile bir şeyler değişebilir fakat genel anlamda Türkiye’de bir aydınlanma ya da demokrasiye geçiş vakitcinin yaşanacağına dair inancım zayıf.
“CHP’nin son 10 yılde oluşturulanları önleme kuvveti varken bunları izlemeyi tercih ettiğini ve bundan ötürü gerçek bir muhalefet yapmadığını gözlemliyorum. CHP’yi yalnızca Adalet Yürüşü’nde muhalefet olarak tanımlayabiliriz. Onun dışında yürüttüğü bir muhalefet var diyemiyorum.
‘TÜRKİYE’DE SANAT VE BİLİM DEĞİL HAPİSHANE KONUŞULUYOR’
“20 senesi aşkın bir vakitdir Kanada’dayım. Türkiye’ye tabii ki gidip gelmek istiyorum ama hayatımı Kanada’da sürdürmeye kararlıyım.
“Sanat, sinema, bilim, edebiyat bir ülkenin gelişmişliğini gösterir. Türkiye daha çok gelişmesi lazım böyle yeteneklere sahip insanların ellerinden tutmaları lazım ki her yerde isimleri olsun yoksa diğer çalışmalar. Gelecek vaat edemiyor.
“Kanada’da sinema sektörü sendikalarla yürüyor. Dünyadaki çoğu ünlü film ve dizi burada çekiliyor. Montajı yapılıyor. Ben Türkiye’deki anlatılmayan hikayeleri beyaz perdeye taşımak istiyorum. İnanın bu aslında de zor bir vakitç. Sinemada bir yer edinmek aslında sabır gerektiren bir yolculuk. Ama imkânsız da değil. Netflix’de bölgenin ve Türkiye’nin daha çok işlenmesi, filmlerinin belgesellerinin yer almasını kuşkusuz istek ediyorum. Bunun amacıyla de çabalıyorum. Ben genellikle filmlerin mutfağında vazife alıyorum. Her türlü ekipmanım var. Ses konusu ile alakalı uzmanlaştım diyebilirim ama hala önümde uzun bir yol olduğunu düşünüyorum.”