Ben Senin Yusuf’un Olmuşum
Hava-kara-deniz, öyle bir üçgen kurmuşum
Ve üçgenin merkezine kendim oturmuşum
Üzerime bir hüznün kara çadırı çökmüş
Çınar duldada kalan son yaprağı da dökmüş
Enginlere yağmur, yükseklere kar yağıyor
Gecesi – gündüzü yok, hep bir karar yağıyor.
Bırakmış üzerime sularını savaklar
Çıldırdı-çıldıracak bütün çıplak kavaklar
Denizdeki dalgalar sanki ayran dövüyor
Köpürttükçe suları celâlini övüyor
Gök karnında olanı boşaltıyor aşağı
Kim bulup kaldıracak dolu vurmuş başağı ?
Yüzmem yok, uçmak bilmem, doğuştan karalıyım
Üçgenin merkezinde seninle çıralıyım
Dolunun düşürdüğü başak benim sevgili,
Beline kuşandığın kuşak benim, sevgili
Ne bir uçakta pilot, ne gemide kaptanım
Aşkınla desenlenen bir özge gülâbdanım.
Mevsim umurumda mı, bana hep bir gül bırak
Sormadığın günlerde ne hâldeyim iyi bak
Uzaktan geçen kuşlar konmuyor pencereme
Sensiz bir gün yaşamak en ağır bir cereme
Seni bulduğum yerde kendimi yitiririm
Benden bir çiçek iste, bir bahçe getiririm.
Gece gökte ay yoktu, gündüz oldu güneş yok
Ayrılık ateşini katlayacak ateş yok
Kaç gündür görmüyorum sancağını-tuğunu
Gönlüme anlatamam bu ani yokluğunu
Enginlere yağmur, yükseklere kar yağıyor
Zaman yüreğime deli acılar sağıyor.
Ben seni düşünürken birden bir geyik meler
Garip kuşlar uçuşur, develeşir tepeler
Karalar daha kara, kırmızılar da öyle
Bunlar sanrı değilse adını kendin söyle
Türkülerim ıslanır yağmuru eme eme
Kıyısız bir denizde dünya çöker enseme.
Havalar o kadar bozdu ki çok üşüyorum
Her zaman, her yerde ülkümle örtüşüyorum
Ben senin Yusuf un olmuşum aşkla bilece
Her yazıtta seni okuyorum hece hece
Ey yiğit yüreğimin en mukaddes cevşeni,
Yılanlı kuyulardan artık çek çıkar beni! …
BAHAETTİN KARAKOÇ