Çok seveceksin ama kavuşamayacaksın.
Hep ağlayıp bir daha gülemeyeceksin.
Bazen kendini kandıracaksın,
“ondan önce de mutluydum, yine olabilirim”
diyeceksin ama çok sürmeyecek,
yine bir hüzün çökecek kalbinin tam ortasına.
Unutmaya çalışacak ama unutamayacaksın.
Çaresizce şarkılara sığınacak,
şiirler okuyacaksın ama fayda etmeyecek.
Kendini sokaklara atıp,
yabancı kalabalıklarda yalnızlığını yenmeye çalışacaksın.
Dualarda teselli, insanlarda nasihat arayacaksın.
Sonra bir süre mutluluk oyunu oynayacak ama yine odalara
kitleyeceksin kendini. Akılla verilen nasihatler yüreğine işlemeyecek,
ne mantığına kulak asacaksın ne de aklının sesine.
Aklından bir daha çıkmayacak, hep onu düşüneceksin.
Bütün gün yanında olmak isteyecek ama onu gördüğün de,
nutkun tutulacak ne söyleyeceğini bilemeyeceksin.
Unutmak yerine, her gün biraz daha sevecek,
biraz daha bağlanacaksın.
Onunla beraber sonsuza kadar yaşamak isterken,
ölmeyi dileyeceksin. Bir daha asla rahat uyuyamayacak,
kan ter içinde uyanacaksın geceleri. Dayanamayacak,
başka birinde onun aşkını arayacak ama bulamıyacaksın,
onun yerini kimse dolduramayacak.
Bütün hayatını baştan sorgulayacak,
onun dinlediği şarkıları dinlemek,
onun izlediği filmleri izlemek isteyeceksin.
Bildiğin bütün doğrulardan vazgeçecek,
onunla beraber olmak için her şeyi göze alacaksın.
Bir daha mutlu olamayacak,
kendini mutlu zannettiğin zamanlarda,
onun yokluğunu farkedeceksin.
Onu ilk gördüğün güne lanet edecek ama
her gün bir daha görebilmek için can çekişeceksin.
Kimseyle konuşmak istemeyecek,
ama herkese onu anlatmak isteyeceksin.
En sonunda sevmeye tövbe edip,
bir daha kimseyi sevmeyeceksin…