Sevdalanır Sevdalanır Söylerim
Renkli vitraylara dönüşürken bir şiirin kıtaları
Dolunayın ışığı ta kuyu diplerine vuruyor
Bir vuslat sahnesi yaşıyor kuyudaki su
İnceden bir türkü tutturuyor.
Dişlerini toprağın etine derin gömen taş
Bildiği bütün türküleri unutmuş
Kekik ve reçine kokan rüzgâra soruyor notalarını
Ufuk çizgisinde bir yer tutmuş.
Değirmenci türküsünü unutmuş sulara soruyor
Belleği tebeşir tozuna çevirmiş notaları
Bir ateş gözlü puhu kayalarda sesini soyunuyor
Küçücük yüreğine dolamış öteleri.
Külde pişmiş bir kömbe tadı veren bu hayat
Sabah beyaz, öğle mavi, ikindiden sonra hep bulutlu
Her gece ovanın bir ucundan su içmeye gelir bir at
Atın soluğundan kanatlanır su.
Yolcu türküsünü unutmuş sanki dili lâl
Yokluk ellerini ısırıyor ceplerinde
Gönül en zehirli çiçeği yakalıyor dal dal
Avını kollayan bir yılanın gözlerinde.
Kömür de iz bırakır renkli tebeşirler de
Sonsuza dek kardeştirler kara ile ak
İster at sırtında ol ister teneşirde
Sönmeyen her tutku bir kızıl zambak.
Çiçektir, ıtırdır, ışıktır benim türkülerim
Sesimi boyayan bir beyaz kaçak
Sevdalanır sevdalanır söylerim
Dilimin yarısı güldür, yarısı bıçak ?
Bahaettin Karakoç