Memleketimi Seviyorum
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
Hiçbir sey gidermez iç sıkıntımı
Memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.
Memleketim:
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
Kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
Benim o kendi kendimden bile gizleyerek
Sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
Memleketim:
Memleketim ne kadar geniş
Dolaşmakla bitmez tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
Ve güneye
Pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kere olsun geçemedim diye utanıyorum.
Memleketim:
Develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
Kavak , söğüt ve kırmızı toprak.
Memleketim:
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
alabalık
Ve onun yarım kiloluğu
Pulsuz gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu’nun Abant gölünde yüzer.
Memleketim:
Ankara ovasında keçiler:
Kumral, ipekli, uzun kürklerin parıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun’un
Al yanakları mis gibi kokan Amasya Elması,
Zeytin, incir, kavun ve renk renk salkım salkım üzümler
Ve sonra kara saban
Ve sonra kara sığır:
Ve sonra ileri, güzel, iyi
Her şeyi
Hayran bir çocuk sevinci ile kabule hazır
Çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
Yarı aç, yarı tok
Yarı esir…
Nazım Hikmet Ran