İstanbul nice şairlerin doğduğu, Fatih’in gözbebeği, surları, sahilleri boğazı ile tarih kokan örnek bir şehir. Aşkın başkenti. Kalabalıkların en yalnızı. Çilenini hüznün en zahmetsiz çekildiği bir şehir. Her memleketten insanın barındığı, istediğin her imkanı bulabileceğin bir kent. Yani İstanbul diyorum eyy aziz İstanbul. Bu metropolde yaşamak çogu insana göre zordur. Sağlam bir işin yoksa ekonomik açıdan da iyi degilseniz çileyi çekmek zorundasınız demektir. İstanbul kalab
alık olduğu kadar birbirine yabancı insanlarla dolu. Bulundugun apartman dairesinde pek fazla kişiyi tanımazsın. Görmüşlüğün vardır ama adını bilmezsin. Kimse kimseyle kolay kolay samimiyetlik kurmaz, güvenemez. Misafirlikler yoktur. Kendi akrabaların ve çok çok samimi oldukların dışında. Bu diğer büyük şehirler için de geçerlidir mutlaka. Apartmanlar çogaldıkça insanlar kalabalıklaşıyor ve yalnız kalıyor. Örf ve adetlerimizden gittikçe uzaklaşıyor. Kendi iç dünyamızda bir başımıza yaşamaya başlıyoruz. İstanbula geldiğimden dolayı pişmanlık duymadım. Ben zaten yalnızdım. İstanbul da yalnız olduğuna göre bu şehirle kaynaşmamız zor olmadı. Yine kalabalıklardan kaçıyorum tabi..