Eski Ormanlara Mektup
Bir mektup göndersen de açıp okumasam
Ben hangisiyim; sen demekten başka
Sana ulaşamayan zarf efendilerinin,
Aç beni, başka pulum yok, başka mektubum
Yok, yoksul olduğum söylenecek yoksa sana
Annemin bir gül olarak terkettiğinden beri
Beni gönderdiğin mektuplar ormanına
Şehri karıştırmıyorum, seni yanlış anlarlar
Kendimi karıştırıyorum, uçmaktan yanayım
Ruhunu parmaklarında dolaştıran perinin
Tevekkül penceresine konduğu eski ormanlarda
Hangi yüzüğünden düştüm bu yolculuğa;
Bilseydim, sen gönderseydin, ben o mektuba
Yazılacak kadar aransaydım dilinin ormanında
Açmazdım yine, yine yüzükler kazanırdın;
Bana suluboya bir orman göndereceğini bile bile,
`Peri ve eşek’ mes’elini yazdığımı bile bile,
Ormanlara dair Şiirler okumak için
Ayrı ve birleşik Şehirler kurduğumuzu bile bile,
Açmazdım bu sırlara layık olmayan Şehri
İçinden çıkacak ormana
Bana orman gönderme, içinden Şehir çıkar;
Beni bir mektuba gönder, içinden birine
Almamış gibi yaparım, vapura binmem,
Yoluna inmem, ormanların sisi çökmeden önce
Mektupların perileri
Perilerin ormanları biriktirdiğine
Yüzüklerin parmaklarda sessizce eridiğine
İnanırım, eski orman tadı sinmiştir
Açılmayan mektuba
Gönderilse de
Eski ormanlara mektup.
Haydar Ergülen