Burç
Belki çıkar yollardan biri de bu:
gözlerine bakmak sessizce, bir kıyıda
uzaktan yaklaşan bir gemiyi bekler gibi,
elinden tutmak o sıcaklığı ve yürümek,
yürümek zamanı düşünmeden bastığın
çakıl taşlarının hışırtısında. Hep söylerdin eskiden,
biraz zaman tanısak belleğe, güzel bir unutuluşa dönüşür,
derdin bütün o top sesleri, toz duman, akşam
bataryada geçirdiğin karanlık nöbet saatleri.
Sana unutulmuş bir çardağın altında galibarda renkli
bir mürekkeple yazıyorum yeniden depreşen bir sevincin ötesinden.
Çocuklar büyüdüler, uzaklara gittiler,
senin, benim yanlışlarımızın ne yararı olabilir onlara?
Belki onlar da öğrenecekler umarsız sözcüklerle
eskiyen anılarının dehlizlerinden kurtulup savrulmayı.
Sorma sakın – bilmek yasak, derdin, kim bilebilir
yazgının bizi nereye sürükleyeceğini.
O unutulmuş çardağın altında yazıyorum sana,
aydınlık gölgesinde asmanın. Günler sayılı.
CEVAT ÇAPAN